Ak Partili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Kongre Merkezi'ndeki Dünya İnsan Hakları Günü Kardeşliğin Yüzü Programı'na katıldı. Erdoğan konuşmasında insan hakları, Suriye’nin yeni yönetimi, göçmenler, İsrail ve Türkiye’nin yönetimi konularına değindi. İşte konuşmasından satır başları…

“ÖZGÜRLÜKLERİNE KAVUŞAN SURİYELERE SELAM”

Aziz milletim, kıymetli yol ve dava arkadaşlarım; sevgili çocuklarımız, saygıdeğer misafirler sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum. Öncelikle sergiledikleri bu güzel performans için yavrularımızı tebrik ediyor gözlerinden öpüyor, tüm yavrularımıza rabbimden güzel ömürler niyaz ediyorum. BM insan hakları beyannamesinin 76. yılı için düzenlenen programda sizlerle bir araya gelmenin bahtiyarlığı içindeyim. Bölgemizde ve dünyanın farklı köşelerinde ümidini Türkiye'ye bağlamış kardeşlerime de selamlarımı gönderiyorum. Bilhassa Gazze'de ve işgal edilmiş Filistin topraklarında hayat mücadelesi veren kardeşlerimi selamlıyorum. Aynı şekilde, 61 yıllık zulmün, istibdadın ve baskının ardından özgürlüklerine kavuşan Suriyeli kardeşlerimize de selam, sevgi ve en derin muhabbetlerimi iletiyorum.

KARDEŞLERİMİZİ YALNIZ BIRAKMADIK

Türkiye asırlardır mazlumlara eman yurdu olmuş müşfik ve merhametli bir ülkedir. Kapımıza gelene Türk müsün Arap mısın Kürt müsün diye sormadık. Bizden yardım dileyene Müslüman mısın Yahudi misin Hristiyan mısın diye sormadık. Türkiye'ye sığınana sen beyaz mısın siyah mısın diye sormadık. İhtiyaç sahiplerinin kimliğine bakmadan inancına aldırmadan sadece ülkemizin değil gönül dünyamızın kapılarını da ardına kadar biz açtık. Hem Gazze mezaliminde hem de Suriye krizinde kardeşlerimizi asla yalnız bırakmadık.

“SÖZ VE EYLEMLERİMİZ APAÇIK ORTADA”

Filistin'e en fazla destek sağlayan ülkelerdeniz. İsrail hükümetine en net tepkiyi veren ülke yine Türkiye'dir. Ülke ve millet olarak insanlık sınavını başarıyla verdiğimiz yerlerin başında komşumuz Suriye geliyor. İlk günden beri bu meselede durduğumuz yer bellidir. Tutumumuz bellidir. Söz ve eylemlerimiz apaçık ortadadır. Türkiye, Suriye krizine daima vicdan odaklı yaklaşmıştır. Komşuluğumuzun gereği neyse zor dönemde bunu yapmaya gayret ettik. Suriyeli muhacirleri ensar ruhuyla en güzel şekilde misafir ettik. Biz ensarız dedik. Dolayısıyla bir muhacir neyi yapıyorsa işte biz bunu yapmaya mecburuz. Sizi kovacağız diyen bu ülkedeki ana muhalefete rağmen dedik. Elbette bu süreci zehirlemek isteyenler de oldu. CHP'nin eski genel başkanı Nazivari ırkçı söylemlerle milletimizi galeyana getirmeye gayret ederken ailelerini bir gecede terk etmek zorunda kalan mazlumlara vicdansızca saldırdılar. Bu garibanları hedef haline getirmekten utanmadılar.

“GERİ DÖNÜŞLERİN SAYISI ARTACAKTIR”

Sednaya Hapishanesi gibi işkence ve ölüm merkezlerine baktığımızda nasıl vahim bir felaketin eşiğinden dönüldüğü bugün çok daha iyi anlaşıldı. Eli kanlı Baas rejiminin sona ermesiyle Suriye'de huzura ve güvenliğe giden yolun kapıları açılmıştır. Suriye'de barış ortamı kök saldıkça gönüllü geri dönüşlerin sayısı da zamanla artacaktır.

DİKTATÖR GÖRMEK İSTİYORLARSA SURİYE'DEN GELEN GÖRÜNTÜLERE BAKSINLAR"

Şimdi CHP'nin ve bazı faşist grupların bu olumlu iklimi de sabote etmeye çalıştıklarını görüyorum. CHP'nin Şam'daki müttefiklerini kaybetmenin kuyruk acısıyla mülteci düşmanlığını köpürtmesi bu siyasi parti adına bir utanç vesikasıdır. Ülke ülke dolaşarak Türkiye'yi yabancılara şikâyet ettiler. Bize bühtan eden CHP ve yandaşlarına tavsiyem, diktatör kime denir görmek istiyorlarsa Suriye'den gelen hapishane görüntülerini seyretsin. Diktatörün ne olduğunu öğrenmek istiyorlarsa Baas rejiminin günah galerisine bir baksınlar. CHP ve ortakları ne yaparsa yapsın biz gönüllü geri dönüşleri de inşallah vakarla yöneteceğiz. Eminim siz de gururla takip ediyorsunuz.