Amerika'nın Miami kentindeki evinde 1 Eylül'de yaşamını yitiren Türk sinemasının usta oyuncusu Ahu Tuğba, 27 gün sonra son yolculuğuna uğurlandı. Atlas Sineması'ndaki veda töreninin ardından sanatçının cenaze namazı Teşvikiye Camii’nde kılındı.

Ahu Tuğba, sinemaya önemli katkı sağlamış bir oyuncu olmasına rağmen, ne yazık ki cenazeye katılım vefasızlık denilecek kadar azdı.  
Sinema oyuncuları Nuri Alço, Serpil Çakmaklı ve Serpil Örümcer’in dışında gazeteciler ve sinema günlerinde sette çalışan emektarlar katıldı. Ha bir de kameraları görünce şov yapmayı tercih eden Meriç Erkan ve Yaşar Alptekin de vardı.  

"ŞOV YAPMAYA GEREK YOK"

Ahu Tuğba’nın kızı Anjelik Calvin ayakta zor duruyordu.  

Acıya rağmen gazetecilere açıklamada bulundu: “Bir evlat olarak ne diyebilirim ki? Yani şov yapmaya gerek yok. Allah katında görevimizi yerine getirmek için buradayız. Sinemaya 40 yılın üzerinde emek veren bir kız çocuğu düşünün. Koşulsuzca sinemayı seven, ülkesini seven bir kız çocuğu. Onun için buradayız.”

"BİR GÜN ÖLÜM HEPİMİZİN KAPISINI ÇALACAK"

Ahu Tuğba’ya vefasını en sağlam şekilde gösteren oyuncu Serpil Çakmaklı ise, "Yeşilçam adına burada isterdim ki, Ahu'nun tüm arkadaşları, dostları ve birlikte film çektiği sanatçılar olsun. Ama bir gün ölüm hepimizin kapısını çalacak" diye konuştu. 

Çok doğru ve yerinde bir konuşma yaptı.  

Cenazeye katılmak ya da katılmamak kişinin özgür iradesini yansıtır. Elbette zorla kimse kimsenin cenazesine katılmaz.  

Ama ortada bir emek insanı, sinemaya hizmet edilmiş bir durum varken neden bu vefasızlığı gösteriyorlar?  
Sinemacıların büyük kısmı Adana Altın Koza Film Festivali’nde olduğunu biliyoruz.

Ancak orada olmayanlar da cenazede yoktu.  

TABLO İÇLER ACISIYDI

Oyuncular sendikası, kendi üyelerinin dışında sektöre hizmet vermiş insanlara sahip çıkmıyor mu?  
Peki ya siyasiler?  
Ahu Tuğba’nın çektiği filmlerden mi rahatsızdalar da bu cenazeye katılmadılar?  
Teşvikiye Camii’ndeki tablo içler acısıydı.  
Değerli bir oyuncuyu bu şekilde uğurlamak, sinema sektörünü icra eden insanlara yakışmadı.  
___

CENAZEDE GÖRDÜM FOTOĞRAFINI ÇEKTİM

Yaşar Alptekin 5 VKT NMZ tişörtü ile geziyor ama öğle namazını kılmıyor.

Ahu Tuğba’nın cenazesinde Yaşar Alptekin’i gördüm ve bu fotoğrafını çektim.  

Bir zamanların partilerde ağır takılan, eğlencelerde boy gösteren Yaşar Alptekin, yeni hayatına maşallah adapte olmuş görünüyor.  
Tabii bu dışarıdan görünen, içi ne durumda bilemem.  

Değişim herkes için geçerlidir, bu durumu kimse eleştiremez.  
İnsan değişebilir; dün düşündüğü, savunduğu konu bugün farklılaşabilir. Geçmişte sergilediği davranışı, bugün daha farklı değerlendirebilir. 
Pişman olmak da insana özgüdür.  

Buna kimsenin söyleyecek sözü olamaz.  
Günün özgün koşulları insanda farklılık yaratabilir.  
Yaşar da, bu kervana katılan isimlerin başında geliyor.  

Cenazeye elinde motor kaskı, kafasında siyah takke, altında şalvar, üzerinde ise “5 VKT NMZ” yani “5 Vakit Namaz” yazılı bir tişörtle gelmiş.  
Ayağındaki ayakkabılar Alexander McQueen, çakma değilse fiyatı 30-35 bin TL arasında değişiyor.  
Hadi kılık kıyafeti bir kenara bırakalım.  

NAMAZ KILMAK YERİNE POZ VERİYOR

“5 Vakit Namaz” yazılı tişörtle geziyor ama öğle namazı için ezan okunurken camiye girip öğle namazını kılmak yerine gazetecilere poz veriyor, kendiyle fotoğraf çekilmek isteyenlerle fotoğraf çekiliyor, şakalaşıyor filan…  

MESAJ VERMEK AKLINA GELİYOR AMA NAMAZ KILMAK GELMİYOR

Cübbeli takkeli, elinde bastonla gezen Meriç Erkan ile magazinin önünde dakikalarca kucaklaşıyor!
Eeee, hani 5 vakit namazın ikincisi olan öğle namazını kılmak?  
O tişört ile mesaj vermek aklına geliyor ama namaz kılmak aklına gelmiyor.  
Bana sakın; “Öğlen namazı, ikindi namazı vaktine kadar kılınabilir…” savunması yapmayın.  
5 vakit namaz kılan insan, o güzelim tarihi camiye girip kılmaz mı?  
Bence kılar…

Ben 5 vakit namaz kılıyor olsaydım, kameralara görünmek yerine Teşvikiye Camii'ne girer, namazımı kılardım.  
Ya da öyle bir tişört ile gezmezdim…