Oruç ibadeti İslam’ın 5 şartı arasında yer alıyor. Akıl baliğ olan her Müslüman’ın üzerine oruç tutmak farz oluyor. Ancak sağlık sorunları nedeniyle oruç tutamayanlar ise fidye vererek bu farz ibadeti yerine getirmiş sayılıyor. Fidye miktarı ise her yıl Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hesaplanarak kamuoyuna duyuruluyor…
2025 FİDYE MİKTARI NE KADAR?
Fidye miktarı, fitre miktarı ile aynı şekilde uygulanıyor. Bir fitre miktarı ise bir kişinin günlük beslenme ihtiyacını karşılayacak şekilde hesaplanıyor.
Diyanet İşleri Başkanlığı geçtiğimiz hafta yaptığı açıklama ile 2025 fitre miktarının 180 TL olduğunu duyurdu. Konuya ilişkin yapılan araştırmada "Konu ile ilgili hadisi şerifler, mevcut sosyoekonomik hayat şartları ve bir kişinin günlük gıda ihtiyacı göz önünde bulundurularak, ülkemizde fitre miktarı 2025 yılı ramazan ayından 2026 yılı ramazan ayına kadar 180 lira olarak belirlenmiştir." İfadeleri kullanıldı.
Buna göre 2025 fidye miktarı da 180 TL oldu.
FİDYE NEDİR, HANGİ DURUMLARDA GEREKİR?
Fidye, bir kimseyi bulunduğu sıkıntılı durumdan kurtarmak için ödenen bedel demektir. Dinî bir terim olarak fidye, oruç ibadetinin eda veya kaza imkânının kalmaması sebebiyle veya hac ibadetinin edası sırasında işlenen birtakım kusurların giderilmesi için ödenen maddî bedeli ifade eder.
Kur’ân-ı Kerîm’de, “Oruç tutmaya güç yetiremeyenler, bir yoksul doyumu fidye öder.” (el-Bakara,2/184) buyrulmaktadır. Buna göre ihtiyarlık ve şifa ümidi olmayan bir hastalık sebebiyle oruç tutamayan kimse, daha sonra bu oruçları kaza etme imkânı bulamazsa, her gününe karşılık bir fidye öder (Serahsî, el-Mebsût, 3/100; İbn Kudâme, el-Muğnî, 3/37-39).
Öte yandan Şâfiîlere göre, Ramazan ayının kaza borcu herhangi bir mazeret olmaksızın yerine getirilmeden, öteki Ramazan gelecek olursa, kaza borcuna ilaveten bir de fidye ödeme yükümlülüğü ortaya çıkar (Nevevî, el-Mecmû’, 6/364; Şirbînî, Muğni’l-muhtâc, 2/175).
Şâfiî mezhebinde fidye ödeme yükümlüğünün ortaya çıktığı bir diğer mesele de gebe ve emzikli kadınlarla ilgilidir. Emzirme ve hamilelik sebebiyle çocuğunun sağlığı hakkında endişe duyan annelerin, oruç tutamadıkları günleri hem kaza etmeleri hem de fidye vermeleri gerekir. Fakat çocuk hakkında değil de kendileri hakkında endişe ederlerse o zaman sadece kaza gerekir (Nevevî, el-Mecmû’, 6/267).
Hac ve umre ile ilgili görevler yerine getirilirken meydana gelen bazı eksiklikler için uygulanması gereken maddî yaptırım da fidye kapsamına girer (el-Bakara, 2/196).
Bir fidye, bir kişiyi bir gün doyuracak yiyecek miktarı veya bunun ücretidir. Bu da “sadaka-i fıtır” ile aynı miktarı ifade eder. Bu, fidyenin asgari ölçüsüdür. İmkânı olanların daha fazla vermesi daha iyidir (el-Bakara, 2/184; Merğinânî, el-Hidâye, 1/124).