Önceki senelerde, her yıl sonunda bir sonraki yılda yaşanması muhtemel gelişmelerle ilgili tahminlerimi paylaşıyordum. Bu sene paylaşmayacağım, çünkü 2023'le ilgili hiçbir tahminim yok. Benim görebildiğim kadarıyla dünyada ve ülkemizde öngörülmesi en güç seneye giriyoruz. Örneğin yatırım dünyasında neler olabileceğini tahmin etmek çok güç; son birkaç senedir - özellikle Türkiye'de yatırımcılar kafası kesik tavuk gibi bir o piyasaya, bir bu piyasaya saldırıyor: Döviz, emlak/yazlık/ikinci el oto, kripto paralar, nft/metaverse, borsa...

Rakamların nerelere kadar yükselip düşebileceği bir yana; daha temel sorular var: Dövizin değerini kim belirleyecek? Hangi piyasaya ilave vergi gelecek? Piyasalar sıkı denetim altına alınacak mı? Fiyat narhı konacak mı? Fiyat artışları veya alışveriş büyüklükleri sınırlanacak mı? Seçimlere 6 ay kaldı, kimler seçime girebilecek? Sandığa giren oylar girdiği gibi çıkacak mı? Taraflar sandık sonuçları konusunda uzlaşacak mı? Sandıktan çıkanlar koltukları devralabilecek mi? Devralsalar bile hareket alanı ne olacak? Sandık sonuçları seçmenin içine sinecek mi?

Yeni bir pandemi, deprem, orman yangını, sıcak hava dalgası, seller yaşanacak mı? Göçmen/mültecilerin durumu/statüsü değişecek mi? Önümüzdeki sene özel okullara para yetecek mi? Borçlar, kiralar, emekli maaşları ödenebilecek mi? İşyerleri faaliyete devam edebilecek mi? 

Rusya/Ukrayna cephesi mesela Belarus'u, Polonya'yı, Moldova'yı içine alacak şekilde genişleyecek mi? Taraflardan biri çılgınlık yapıp nükleer silah, biyolojik silah kullanacak mı? Savaş sivillere ve başkentlere yönelerek korkunç bir hal alacak mı? Asya'ya, Pasifik'e yayılacak mı? Rusya/Ukrayna cephesi mesela Belarus'u, Polonya'yı, Moldova'yı içine alacak şekilde genişleyecek mi? Taraflardan biri çılgınlık yapıp nükleer silah, biyolojik silah kullanacak mı? Savaş sivillere ve başkentlere yönelerek korkunç bir hal alacak mı? Asya'ya, Pasifik'e yayılacak mı?

Liste uzuyor, gidiyor. Hiçbiri hakkında mantıklı/makul bir tahminim yok. Sadece 2023 senesinin hem Türkiye, hem de insanlık tarihi bakımından on yıllar boyu unutulmayacak bir sene olacağına dair bir hissiyatım var. Ne diyelim hayırlısı olsun inşallah.

Suyun sessizliği:

“Sen ey kendiyle yetinen!/Artık suyumuz bulanık/Bir güneş bile olsa sonunda
Yolumuz kırık, önümüz karanlık/Ve ağır tuğrası alnımızda/Padişah yalnızlığın/Ama yine de umudumuz kalabalık.” Umudun kalabalık olması nedir? Metin Altıok, “Bir Acıya Kiracı” olmayı kabullenmişti. Biz hangi acıların kiracısı olabiliriz? Gönlümüzde kimi misafir eder, kime boyun bükeriz? Yolumuzda hangi engebeler vardır, biz kime yaslanır, nerede uslanırız? Kiracı mıyız, ev sahibi mi? Hangi acılar göğsümüzde tutunur? Bu sessizlik ırmağı nereye akar, nerede durulur?

Ahmet Arif gibiyim diyebilen var mı? “Gene bir cehennem var yastığımda/Gel artık…” Cehennem nedir? Sevilenin yokluğu mudur? Yastığın ateş topuna dönmesi nedendir? Gözyaşınız kirpiklerinizde donuyorsa nedendir? Sessizliği midir dünyanın?

Irmaklar sessiz ağlıyor. Suyun yalnızlığını öğrendim. Çiçeğin küstüğünü duydum. Ateşin üşüdüğünü, ışığın karanlığını gördüm. Sessize aldım. Kendimi ayırdım o yorucu kalabalıktan. Bir mağara ağzını tutan örümcektir yüzüm. Yüzüm kalbimi tuttu. İçimde yaşanır hicretler. Sessizliğin bir yol olduğunu söylemişti dedem. Sükûtîlik yolunun çilesini kaç kişi çekebilir şu gürültülü dünyada? Kulağımızda çoğalan yırtıcı seslerden kim kurtarabilir bizi? Dünyayı sessize almak ve içe çekilmek iyi gelmez mi hepimize? Çok olmak yüktür, zira dünya az ile gidilecek yoldur.

İYİLİK:

Karşıdan karşıya geçmek için benden yardım isteyenden tutunuz da sırtındaki yükün yarısını bana yüklemeye çalışan kişiye kadar hiçbirini karşılıksız bıraktığımı hatırlamıyorum. 

Vakitlerini vaktime dâhil ettiğim, şemsiyemi kendilerine verip yağmurda ıslanmayı göze aldığım çok olmuştur. 

Kendi derdimi unutup dertlerini dinlediklerimi ise hiç saymıyorum.
Bilenler bilir, bütün bunlar benim hayatımın doğal akışıdır. 
İşin en garip tarafı ömrü hayatımda beni en çok üzen kişiler kendilerine bilmeden iyiliğimin dokunduğu kişiler olmuştur. 

Balzac’ın şu sözünü okuyuncaya kadar nasıl bir hata içerisinde olduğumu hiç fark etmemiştim: “İnsanlara, onları size nankörlük yapmaya mecbur bırakacak kadar büyük iyiliklerde bulunmayın.” 

Yaptığım şeyin karşımdaki insanlara büyük bir iyilik olduğunu nereden bilebilirdim ki? 
Bu kişilerin iyilikten sadır olan mesajı incitecek biçimde davranmalarını şimdi daha iyi anlıyorum. Gerçekten değmezmiş; zira değer ancak değerli olana değer. 

KENDİME ÖĞÜT:

Çoğalttıklarını azalt, topladıklarını dağıt, fazlalıklarını eksilt. Ömrün orta yaş üstü çağı bir bahar temizliği mevsimidir. Ne kadar ağırlıklarından kurtulursan o kadar özgürsündür. 

Yaşadığın her yaş, ömrünün duvarına yerleştirdiğin bir tuğladır. Ne aldınsa bir süre içindi. Aldığını emanet olarak aldın. Seni daha fazla yaşlandırmadan yaşadığın yaşları geriye ver. Kimden aldınsa ona teslim et. Kendinde kendini çoğaltmayı bırak. Başkasındaki yerin bırak başkasında kalsın. İsteklerinde tasarrufa git. İştahına her şeyi itiraf et. Kalabalıklardan kurtul. Sözcüklerin cenneti olan sessizliği seç. Dualarını tek cümleye sığdır. İsteklerini dualaştır. Üzerinde ne varsa bir kenara koy. Kabahatlerini, suçlarını, günahlarını kimsenin göremeyeceği bir tenhaya sakla. Üstünü toprakla ört. Nefsinle ruhun kavgaya tutuştuğunda kendini geri çek, elini, dilini, yüzünü ve yüreğini toprakla! Yükseliş sandığın şey nüzuldür bilesin. Asli vatana tenezzül ediyorsun. İnişe geçiyorsun. 
Lütfen kemerlerini bağla!

GÜVEN:

Bir arkadaşlık düşünün, arkadaşınızla program yapıyorsunuz, söz vermesine rağmen kaç kere habersiz gelmiyor, arkadaşlığınız ne kadar sağlam kalabilir? Bir evlilik düşünün, eşlerden biri aldatıyor ve diğeri biliyor, bu evlilik sağlıklı devam edebilir mi? Yakın birisine borç verdiniz, ama geri ödemiyor, bir daha borç verir misiniz? İki ortak düşünün, biri belli etmeden şirketten maddi çıkar sağlıyor, ortaklık nasıl devam edebilir? Bir ülkeye yatırım yapacaksınız, para birimi çok volatil ve kur riskini korumaya çabalamak finansal araçlarla neredeyse imkansız, yatırım yapar mısınız? Verilen bir izin sonrası bir ülkede yatırım yaptınız, sonra izin durduruluyor, hukuki olarak yıllar sürüyor başa çıkamıyorsunuz, bunu gören diğer yatırımcılar yatırım yaparlar mı?

Güven kelimesi çocuklukta öğretilmeli, en baştan yalan söylemenin kötü bir şey olduğunu iyice anlatarak. Küçük yaşlarda öğrenilen ahlak kuralları büyüdükçe eğitim ve empatik yollarla gelişmeli. “Ben yaptım oldu” yerine “bunu yaparsam karşımdaki ne düşünür” şeklinde davranıldığında küçük bir kesim yerine toplumun genelini mutlu etmenin yolu açılır. Ancak özellikle eğitim seviyesinin düşük olduğu toplumlarda insanların kendini koruma ve egoist davranma yoluna gittiği çok görülmüştür, bu da bazı kuralların çiğnendiği ve güven sarsılmasının ciddi noktalara vardığı bir ortam yaratabiliyor.

Doğada herşey olması gerektiği için vardır. Afrika’da bir aslanın zebra veya sokaklarımızda bir kedinin kuş yakalayıp yemesi bir kötülük değildir, beslenme zinciri içerisinde çok doğal bir olaydır, dengelerde bir şaşma olmaz. İnsan derin düşünebilen tek canlı olduğu gibi kötülük düşünebilen de tek canlıdır. Güven sarsılması bilinçsizce veya kötü niyetle yapılan yanlışların neticesidir, kasten iyi niyetle yapılamaz. Güvensizlikte doğallıktan sapılır, dengeler altüst olur.

Son söz: Güven ruh gibidir, terk ettiği bedene asla geri dönmez.

Not 1: Bedava peynir artık fare kapanında değil, sonsuza kadar şişer.
Türkiye Ekonomi Modeli borsayı şahlandırarak herkesi süper zengin edecek.
Çalışmak, yorulmak, üretmek, teknoloji ve eğitim saçmalığın daniskası.
Türkiye sadece hisse senetlerini şişirerek İsviçre gibi zengin olacak.

Türkiye 2001, ABD 1929 büyük buhran.
Bence bu defa farklı olacak.
Türkiye'de herkes sadece borsanın şişmesi ile o kadar zenginleşecek ki Mercedes - BMW Türkiye'ye araba satmaktan Almanya'da yeni fabrikalar açmak zorunda kalacak.

Not 2: Gerçek bir lider, öz bilinci ve farkındalığı yüksek, duygularını yönetebilen, başkalarının içinde bulunduğu durumları kendi yaşıyormuşcasına empati yapabilen, ilham veren, öğreten ve aynı zamanda öğrenen ve zamanı geldiğinde kararlılığını gösteren, cesur ve atılımcı kişidir. Bunu sadece tek bir kişiden beklemektense her birimiz bu liderliği gösterebilmeliyiz.

Not 3: “Geri döndüren gördün mü geçmişi

Boşa soldurdun o nazlı gençliği

Bir avuç toprak için yor kendini

Dünyada ölümden başkası yalan…”

Bir zamanlar ünlü olan şarkı sözlerinden bir replik..

Not 4: Fikir işçileridir cemiyetin ziyneti 
Kıymet bilenlerin elbet bilinir kıymeti..

Not 5: “Kaşın şifre / Gözün şifre / Gülmen konuşman şifre / Yaradan şifreli yaratmış, // Seni çözmek için / Şifre müdürü mü olmalı?”
Orhan Veli

Not 6: " Çocuklarımın ya da torunlarımın, halktan kimsenin bilmesine gerek görülmeyen göz kamaştırıcı teknolojik güçlerin çok az kişinin tekelinde olduğu; İnsanların kendi gündemlerini belirleme ya da yetkilileri bilinçlice sorgulama yetilerini yitirdiği, kristallere bakıp burç haritalarına danıştığı; toplumun güç ve yeteneklerini yitirmiş, göze kulağa hoş gelenle gerçek olanı ayırmaktan aciz bir halde farkına bile varmaksızın batıl inanışlara ve karanlığa gömüldüğü bir dünyada yaşamalarından korkuyorum."

Karanlık Bir Dünyada Bilimin Mum Işığı, Carl Sagan

Not 7: İyi yürekli insanlar daha çabuk eskir ve eksilir Başkan.. İyi niyetleri kullanılarak ve hak etmediklerini yaşayarak tükenirler. O nedenle yüreğin nasır tutsun artık. Merhamete yer yok. Kılıçlar kınından çıkmalı ve kopması gereken başlar ayrılmalı bedenlerden. İcraat dönemi başlamıştır. Kim ki acır acınacak hale gelir.

Not 8: Gül hazîn sünbül perîşan Bâğzârın şevki yok…

Derdnâk olmuş hezâr-ı nağmekârın şevki yok…

Başka bir hâletle çağlar cûybârın şevki yok…

Âh eder, inler nesîm-i bî-karârın şevki yok...

Geldi ammâ n’eyleyim sensiz bahârın şevki yok! 

Recaizade Mahmut Ekrem

Not 9: İmamoğlu içki içiyormuş.

Yarasın yahu yarasın!

İçki içmeyenlerin düzeninde KİRA ödeyemez hale geldiniz. Hala akıllanmadınız.

Not 10: İlginç!

Takip ettiğim 2 bölgede, KİRALAR aşağı yukarı %10 geri basmış TL bazında.

Bu sene ilk defa kırıldı. Mayıs'tan beri son hız yükseliyordu.

Galiba, ORTAK ALAN faturaları can yaktı. Haliyle ev sahipleri süreci hızlandırmak istiyor.

Not 11: Enflasyon tüm dünyada ve ülkemizde artarken faiz indirimleri yaptırarak ÜFE'yi ve yeniden değerlendirme oranını 3 haneye çıkaran Erdoğan beklediğimiz üzere MTV için yeniden değerleme oranında indirime girmiş ve %122,9 zam yapılması yerine %61,5 zamma karar vermiş.

Teşekkürler.

Not 12: ABD/USD enflasyonuyla düzeltme yapmak gerekir.
40 yıl önceki 60$'ın karşılığı bugün 185$.

Not 13: Hoca özetlemiş:
3. Kez adaylık sadece TBMM’nin erken seçim kararı alması durumunda mümkün
Bunun için-Md.116/1-üye tam sayısının 3/5’i 
360 oy gerek
muhalefet desteklemezse erken seçim yapılamaz 
zamanında yapılacak bir seçimde Erdoğan 3. kez aday olamaz.  

Pek anayasayı dikkate alan olmadığı için erken seçim kararı almasalar da değişen bir şey olmaz.

"Yasalar örümcek ağına benzer; küçük sinekler ağa takılır kalır, büyük sinekler ağı deler geçer."
Marcus Aurelius

Not 14: Yargıtay’da bir dosya kapağı açmamış kişi Anayasa Mahkemesi üyeliği seçimi için Yargıtay üyelerinden en çok oyu alacak ve bizden de yargının tarafsız ve bağımsız olduğuna inanmamız istenecek. Şekli bağımsızlığı sağlayamayanlar yargının bağımsız olduklarına inandıramazlar.

Not 15: 2021'de tam zamanlı çalışanlar Bulgaristan'da ortalama 10.350€, Yunanistan'da 15.880€, AB'de 33.510€, 3. havalimanımızı kıskanan Almanya'da 44.400€ kazanmışlar.
Muhtemelen brüt ortalama ücretler.

Halihazırda Türkiye'de asgari ücretli biri yılda brüt 3.922€ kazanıyor.

Not 16: Erdoğan’ın özel uçakla Katar’a giderek izlediği Dünya Kupası final maçını, kupayı kaldıran Arjantin’in Cumhurbaşkanı Alberto Fernandez’in ekonomik kriz nedeniyle tasarruf yapmak için evinde televizyondan izlediği ortaya çıktı.

"İtibardan tasarruf olmaz."
Son yıllarda çok kullanılan bir atasözümüz.

Not 17: BIST 100 ve tüketici güven endeksi.
2022 Haziran'dan sonra birlikte yükselirken ne olduysa 2022 Ekim sonrası tüketici güveni yönünü aşağıya çevirmiş.

Not 18: “Hasan dağı arpalıktır,
Eğer saban yürürse

Her derede bir değirmen,
Eğer suyu gelirse

Her köylüden bir tavuk,
Eğer köylü verirse

Güzel gidiş bu gidiş, 
Eğer sonu gelirse”(Namdar Rahmi Karatay)

Not 19: “Memleketler parasızlıktan değil, ahlâksızlıktan çöker!”

İnsanı insan yapan değerler vardır; bunlar arasında “Her ne pahasına olursa olsun, mal, mülk, makam mevki sahibi olmak” yoktur!
-Cinsiyetten bağımsız- “adam olmak” vardır.
Emin insan olmak.
Elinden dilinden emin olunan insan olmak.
Günün birinde kavga etseniz de, aranız iyiyken verdiğiniz sırları “etrafa açmayacağından” emin olduğunuz kaç kişi var?
Kim, size niçin ilgi gösteriyor?
Biz, kime, niçin ilgi gösteriyoruz?
Allah için mi, dünyevî menfaat için mi?
Karşımızdaki…
Yanı başımızdaki…
Günün birinde satar mı, satmaz mı?
“Bu devirde babana bile güvenmeyeceksin?” ikazı yerinde mi, değil mi?
Eşinizle aranıza para meseleleri girdi mi, girmedi mi?
“Bunun da ne yapacağı belli olmaz!” diyor musunuz, demiyor musunuz?

Her ağzını açanın “Ben çok düzgün insanım ama etrafım bozuk!” dediği bu ortamda, kalbimizi dinlemeye ne kadar da çok ihtiyacımız var!

Ve…

Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun,

"Bir saniyesine bile hükmedemediğimiz bir dünya için bu kadar fırıldak olmaya gerek yok!" tavsiyesini kulaklarımıza küpe yapmaya!

Rahmetli Necip Fazıl,
“Memleketler parasızlıktan değil, ahlâksızlıktan çöker!” diyor ya…
Parayı, pulu bulabilirsiniz.
Ekonomik durumunuz hiç beklemediğiniz bir anda çok bozulabilir ya da hâyâl edemeyeceğiniz kadar iyi hale gelebilir.
Bilirsiniz ki, en mutlu insanlar en zengin insanlar değildir.
Hatta, zenginler fakirlerden çok daha mutsuzdur.